1932 Senesi Selahattin Beliren Röportajı

1932 Türkiye Şampiyonu İstanbulspor kadrosunda yer alan Selahattin Beliren ile Türkiye Şampiyonasına gitmeden önce Vakit Gazetesi  muhabiri  Melih Nazmi’nin 16 Ağustos 1932 tarihinde gazetede yayınlanan bu tarihi röportajını, bizlerde arşivde yer alması adına paylaşıyoruz.

Yüzme; müsabakalarındayız, Genç Selahattin Bey, ben ve bütün İstanbulsporlu gençler müsabakaları seyrediyoruz. Yalnız yanlış anlaşılmasın İstanbulspor kulübünde iki tane Selahattin vardır. Biri küçük Selahattin diğeri genç Selahattin ben genç Selahattin ile konuşuyorum.

Spora ne zaman başladınız?

Bundan 10 sene kadar evvel İstanbul Sultanisine müdavim arkadaşlar aramızda bir kulüp açmış ismini de Cerrahpaşa Kardeşler Gücü demiştik. İşte benim, benim gibi sarı siyah formalı birçok İstanbulsporluların meşin top peşinden koşmaya başlamaları bu tarihten başlar. Hemen her hafta bir maç alır ve bir sonraki maçta biraz daha futbolcu olduğumuzu biraz daha birbirimize bağlandığınızı görürdük. Bu birbirini takip eden maçlardan birini ve belki en mühimini de Süleymaniye ikinci takımı ile yaptığımız oyun teşkil eder.

Kazandığımız bu oyundan sonra Süleymaniye’li Kemal Halim Beyin nazari’dikkatini celp etmiş olacaktık ki onun tavassutu  ve ısrarları ile kulübümüz siyah beyaz forma altında oynamağa başladı. İşte Süleymaniye’nin o bundan 7 sene evvelki İzmir seyahati muvaffakiyetini temin eden bu takımdı. Seyahatten avdette bir ihtilâf üzerine bu küçüklerin kıymetini takdir etmesini pek âlâ bilen Kemal Halim bey ve bazı arkadaşları 1926 senesinde İstanbulspor kulübü namı ile bu günkü lig ve şilt şampiyonunun temelini kurarak bu çocukları da oraya aldı. Artık biz kendimizi sarı siyah formaya daha yakın buluyor muntazaman çalışıyorduk. Bu gayretlerin semeresini görmemiz tabii idi, ilk sene üçüncü bunu takip eden iki sene arka arkaya ikinci küme de şampiyon çıkmıştık.

İstanbulsporun teşekkülünün dördüncü senesinde hiç bir yerde hiç bir kulübe nasip olmayan bir muvaffakıyetle birinci küme takımları arasında oynamaya başladı. Ve çok geçmeden orada da şampiyon oldu. Şimdi sarı siyahlıların bir arzusu bir gayesi var bu sene yapılacak vatan birinciliklerinde de aynı muvaffakiyeti göstermek bundan evvelki senelerde yapılan birinciliklerde birinci sınıf takımlarımızdan diye tanınan bazı şampiyonlarımızın İstanbul’a kazandırmadığı bu şerefli birinciliği İstanbul’a hediye etmek.

Başka hangi sporla meşgul oluyorsunuz ?

Azizim spor bir azda saha meselesidir. Güzel bir darbı mesel vardır. At var meydan yok. Meydan var at yok derler. Bizim memleket sporcularını maalesef birinci kısma ithal etmek lâzım. Sporla meşgul olmak isteyen az çok kimse var fakat bu arzularını tatmin edecek muhiti bulmakta ne kadar müşkilât çektikleri meydanda.. Bir memleket sporcuları az veya çok muvaffak oluyorlarsa bunun esbabını hiç şüphesiz muhitte aramak lâzımgelir. Acaba neden bizde de bir Amerikalı bir Alman kadar muvaffak koşucu atlayıcı yetişmiyor.

Bu muhit içinde futbol ile lâyiki veçhile meşgul olamıyorum dostum, nerde kaldı ki bir ikinci ve üçüncü spor şubesi ile. Esasen futbolda terakki edemeyişimizin bir sebebi de  benim gibi hemen bütün futbolcuların  gayretlerini ayak sallamaya hasretmeleri başka bir spor şubesi ile meşgul olmamaları değil midir.

Mili takım hakkındaki fikirleriniz ve kimleri takdir edersiniz?

Bence milli takımımızı muvaffakiyete götürecek birşey var: İdare edenlerle, idare olunanların mütekabil hüsnü niyet sahibi olmaları. Eğer idare edenler de hâlâ mevcut olan bu inhisarcı zihniyet ve idare olunanlardaki bu lâkaydı ve çalışmamazlık devam ederse memleketlerinde “acemi takım,, diye tavsif edilen lâlettayin bir Macar takınma karşı uğradığımız hezimetlerin tevalisine maalesef daha uzun zamanlar şahit olmaktan kurtulamayacağımız muhakkak. Bizim sporculardan kimleri takdir ettiğimi soruyorsunuz.

Melih Bey pek alâ bilirsiniz ki sporcu olmak için muvaffakiyetle top peşinden koşmak; yüz metrede rekor kırmak gülleyi 16 metreye fırlatmak lâzım gelir. Binaenaleyh biz spor hakkında hakiki bir sportmen olduğunu anlayabilmek için onunla yakından tanışmak lâzım gelir, aksi takdirde verilecek hüküm biç bir kıymeti ifade etmez bu itibarla ben bu sualinize şimdilik bir cevap vermeyeceğim.

Yalnız milli takımın sağ içi küçük Selahattin’i benim anladığım bir manada bir sportmen olarak tanıyorum.

Darülfünun son sınıfta bulunduğunuza nazaran hayata atıldığınız zamanda sporla meşgul olacak mısınız ?

Daha uzun zaman belki, faal bir futbolcu olarak kalmağa devam edeceğim.

Melih Nazmi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir