1934-1935 sezonunda İstanbulspor parasal açıdan güç bir döneme girmişti. Kulübün gelirleri giderlerini karşılamıyordu. Yöneticiler bu kriz dönemini atlatabilmek için büyük fedakarlıkla çalışıyorlardı. Futbolcuların tamamının amatör olmasına rağmen kulüp bir türlü kendi yağı ile kavrulamıyordu.
1935-1936 sezonunda ,işte tam bu sırada *Güneş Kulübü’nün tepeden inme bir teklifi ile karşılaşılmıştı. Galatasaray’dan ayrılan ünlü spor adamı Yusuf Ziya Öniş ve arkadaşlarının kurduğu Güneş Kulübü güçlenme ve ayakta kalabilme hamleleri yaparken İstanbulspor gibi köklü bir ocakla birleşmekte büyük yarar görmüştü. Galatasaray Kulübü sırtını Galatasaray Lisesi gibi bir futbolcu kaynağına dayamıştı. Güneş Kulübü de İstanbul Erkek Lisesi’ne sırtını dayayabilirdi. Güneş Kulübü böylece İstanbulspor ile birleşerek geleceğini sağlam temellere bağlayacaktı.
İstanbulspor Kulübü’nün parasal sıkıntı içinde bulunması da, Türk futbolunda ‘’Esrarengiz Adam’’ ve ‘’Kurt İdareci’’ gibi sıfatlarla tanınan Yusuf Ziya Öniş için büyük fırsattı. Çünkü Güneş Kulübü’nde bol para vardı.
Bu teklif İstanbulspor camiasında da bazı kişilere cazip gelmemiş değildi. Yusuf Ziya Öniş’in birleşme yönündeki teklifi, İstanbulspor’un Eminönü Halkevi salonunda 29 Mart 1935 günü yapılan tarihi toplantısında görüşülmüştü. Topantıda ilk hava ‘’Ya isim bizim olsun, ya renkler bizim olsun’’ şeklindeydi. Bu da üyelerin hiç değilse bir kısmının olaya sıcak baktıklarını gösteriyordu. Bazıları kulübün yaşayabilmesi için bu birleşmeyi tek çare olarak görmekteydiler. Bunu fark eden İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbulspor Kulübü’nün değerli evladı Cemil Sait Barlas söz isteyip heyecan içinde kürsüye fırlamıştı. ’’ Kimi kime satıyorsunuz arkadaşlar?…’’ diye konuşmasına başlayan Barlas heyecan dolu sözleri ile kongrenin havasını bir anda değiştirivermişti. Kesinlikle söylenebilir ki, Cemil Sait Barlas o gün İstanbulspor Kulübü’nün yazgısı üzerinde en büyük rolü oynamıştı. Kongrenin havası Güneş Kulübü ile birleşmenin aleyhine dönüvermişti. Bu fikre en yakın kişiler dahi teklif oya sunulduğunda ilk ‘’hayır’’ diyenler arasında el kaldırmışlardı.
Sonuç olarak kongrede bulunanların oy birliği ile Yusuf Ziya Öniş’in Güneş Kulübü ile birleşme teklifinin reddine karar verilmişti. İstanbulspor yine Sarı-Siyah renkleri altında, İstanbulspor adıyla yaşatılacak ve yaşayacaktı..
Bu toplantı sonunda İstanbulspor’un önemli bir kaybı olmuştu. Yusuf Ziya Öniş’in teklifini kabul eden ve bunu Yönetim Kuruluna getiren takım kaptanı ve camianın değerli ismi Selahattin Almay (detaylı bilgi için bakınız), büyük bir üzüntü içinde ‘’Verdiğim sözden caymak bana yakışmaz’’ diyerek tek başına Güneş Kulübü’ne gitmişti.
Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Selahhattin Almay, vefatından kısa bir süre önce yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti. ‘’İstanbulspor , benim için her şeydi. Hem futbolcu, hem kaptan, hem antrenör, hem de idareci olmuştum İstanbulspor’da. Her şey benim için sarı-siyahtı. İstanbulspor Kulübü’nde geçirdiğim günlerin hatırası benim en mesut günlerimdir. İstanbulspor’lu olmaktan her zaman şeref duydum ve duymaktayım da. Efendi olmuş ve efendi kalmış kulübümle daima iftihar ederim…’’
Evet İstanbulspor’u İstanbulspor yapan isimler arasında çok önemli bir yeri bulunan ve bomba gibi şutları , güzel golleri ile anılarda, gönüllerde efsaneleşen Selahattin Almay, verdiği söz üzerine tek başına Güneş Kulübü’ne gitmiş ve bu kulübün 1939 yılında kapanmasından sonra de yine Yusuf Ziya Öniş ile birlikte Galatasaray’a geçmesine rağmen gönlünden İstanbulspor’u ve sarı-siyah sevgisini asla atmamıştı.
*Güneş Kulübü, 1933 yılında Galatasaray içinde meydana gelen anlaşmazlıklar sonucu kulüpten ayrılan bir grubun kurduğu spor kulübü. Olimpiyat adlı spor dergisinde yazdığı yazılardan dolayı Eşref Şefik’in kulüpten ihraç edilmesiyle kulüp içindeki anlaşmazlıklar iyice su yüzüne çıkmış, bunun üzerine içinde Ulvi Yenal, Yusuf Ziya Öniş gibi isimlerin de olduğu bir grup kulüpten ayrılmış ve yeni bir kulüp kurmak için toplanmışlardır.
İlk olarak Sarı-Kırmızı adıyla kurulmak için İstanbul valiliğine yapılan başvurunun reddedilmesinin ardından kulüp, Ateş-Güneş ismiyle kurulmuş, fakat Atatürk’ün Ateş kelimesinin isimden çıkarılmasını istemesi sebebiyle Güneş Spor Kulübü adıyla yoluna devam etmiştir. Takım, 1937-38 sezonunda büyük başarı göstermiş ve hem Millî Küme’de hem de İstanbul Futbol Ligi’nde şampiyonluk kazanmıştır. İstanbul Futbol Ligi’ni Beşiktaş ve Fenerbahçe ile aynı puanda bitiren takım, atılan golün yenilen gole bölünerek averaj hesaplanmasıyla diğer takımların önüne geçmiş ve şampiyonluğu elde etmiştir. Takım, İstanbul Futbol Ligi’nde 1938-39 sezonuna da iyi başlamış ve ilk 4 maçta 3 galibiyet 1 de beraberlik almış fakat daha sonra ani bir kararla ligden çekilmiş ve kendini feshetmiştir