Beyoğluspor ve İstanbulspor kulüplerinin 1960’lı, 1970’li yıllardaki unutulmaz oyuncusu Koço Kasapoğlu, Büyükada çarşısında (bugünkü halıcının yerinde) berberlik yapan Niko Kasapoğlu’nun iki oğlundan küçük olanı. Ağabeyi Apostol Kasapoğlu da futbolcuydu ancak Koço çok daha ünlüydü. Koço ve Apostol babalarının dükkânında berberlik yaparken bir yandan da futbol oynuyordu. Koço küçük yaşlardan itibaren futbol becerisiyle dikkat çekti, Beyoğluspor’a girdi. Beşiktaş’ta denendi ancak anlaşamadı, ardından İstanbulspor’a girdi ve uzun yıllar takımın kaptanlığını yaptı. Fenerbahçe’nin bir Moskova deplasmanına, Lefter Küçükandonyadis uçağa binmekten hoşlanmadığı için katılamadı. Takımın yöneticileri Lefter’in yerine “konuk oyuncu” sıfatıyla Koço Kasapoğlu’nu götürdü. Büyükadalı yazar ve lokantacı Ahmet Tanrıverdi de pek çok genç gibi adanın Karanfil semtinde, bugünkü ilkokulun yerindeki sahada futbol oynardı. Aynı semtte oturan Koço, Ahmet’i çok sever, ona ağabeylik yapardı. Futbol ayakkabıları o zamanlar çok sert kösele ve deriden imal edilirdi. Koço, yeni bir futbol ayakkabısı aldığında önce Ahmet’e verir, “Al, bunları birkaç maçta giy, yumuşat!” derdi. Ahmet’in “alıştırdığı” ayakkabıları sonra kendisi kullanırdı. 1956 yılında Çekoslovakya milli maçında ay yıldızlı formayı giydi. Defalarca B milli takımda oynadı. Oynadığı takımların tüm penaltılarını atar ve hiç kaçırmazdı.
Koço’nun futbolu bıraktığı sırada, Büyükada’nın saat kuleli meydanında, bugünkü Princess Oteli’nin yerinde, Ankara Palas Oteli ve iki dükkân vardı. Biri Kaluts’un saatçi dükkânı diğeri de oyuncakçı. Koço bu oyuncakçı dükkânını devralıp işletmeye başladı. Dükkânın cazip konumu rant peşindeki bazı fırsatçıların dikkatini çekti. Türkiye’nin ünlü kişilerinden biri olmasına karşın Koço silahla tehdit edildi ve dükkânı elinden alındı. Kimseden şikâyetçi olamayan ünlü futbolcu can korkusuyla 1975 yılında Yunanistan’a göç etti, manavlık yapmaya başladı ve uzun yıllar Türkiye’ye gelemedi. Bir kez 1999 yılında Adalar Belediye’sinin daveti ve ağırlamasıyla Büyükada’ya geldi ancak 17 Ağustos Gölcük Depremi’ne yakalandı ve panik içinde Yunanistan’a döndü. 2009 yılına kadar manavlık yaptı.
2015 senesinin son aylarında tekrar İstanbul’a yerleşti. 5 Nisan 2016 günü vefat etti, Çok sevdiği Büyükada’da defnedildi.