Stat: Bayrampaşa
Hakem: Mustafa Kalkandelen, Binali Kartal, Nurullah Babür
İstanbulspor: Haluk Güngör, İlkan Aksoy, Ivailo Petkov, Bruno Quadros, Recep Çetin, Emre Aşık, Zeki Önatlı, Mithat Yavaş, Güven Kocabal, Fuat Buruk, Sertan Eser
Galatasaray: Claudio Taffarel, Gheorghe Popescu, Capone, Ümit Davala, Ergün Penbe, Suat Kaya (Dk. 82 Bülent Korkmaz), Okan Buruk (Dk. 46 Marcio), Emre Belözoğlu, Gheorghe Hagi (Dk. 64 Sergen Yalçın), Hasan Şaş, Hakan Şükür
Kırmızı Kart: Dk. 86 Capone (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 16 Emre Aşık, Dk. 27 İlkan Aksoy, Dk. 76 Recep Çetin, Dk. 81 Mithat Yavaş (İstanbulspor), Dk. 32 Suat Kaya, Dk. 38 Gheorghe Hagi, Dk. 54 Hasan Şaş (Galatasaray)
Önüne geleni deviriyor, şampiyonluğa koşar adımlarla gidiyordu. Hem oynadığı futbol, hem de aldığı sonuçlarla G.Saray, övgüyü hak ediyordu. Ama dün o G.Saray’ın yerinde yeller esiyordu. Temposuyla baskısıyla, coşkusuyla ve pozisyon üretmekteki becerisiyle futbolumuza yeni bir ufuk getiren müthiş takım, İstanbulspor karşısında istediklerini gerçekleştiremiyor, hatta çoğu kez yediği kontralarla kalesinde inanılmaz pozisyonlar veriyordu. İlginçtir. Tam 10 haftalık aradan sonra Aslan ligde gol atamıyordu. Ve altı maç sonra da ilk kez puan kaybediyordu.
Oyuna hızlı başlamıştı G.Saray. Daha ilk dakikalarda Hasan Şaş’ın şutunda top direkten de dönmüştü fakat sonra… İstanbulspor’un çok adamla ve başarıyla yaptığı savunma, G.Saray’ın bir türlü açmayı beceremediği bir kilide dönüşmüştü. Gol bir türlü gelmeyince Cim – Bom’da gerilim, İstanbulspor’da güven duygusu arttı, Sertan yakaladığı fırsatlarda, biraz sakin, biraz becerikli olsa, maçı da Boğalar alacaktı, Petkov’un direğin içinden dönen şutu, ev sahibi adına şanssızlıktı. Ve son anda Capone de atılınca G.Saray kötü bir haftayı geride bıraktı.
Galatasaray İstanbulspor önünde bir puanı aldıysa, öncelikle Sertan’ın beceriksizliğine, sonra da Tadfarel’in tecrübesine borçlu, Haftalardır söylüyoruz. Galatasaray savunmasında bir şeyler yanlış gidiyor. Süratli forvet elemanlarının önünde “çim yolan” defans dün sadece Sertan karşısında öylesine çaresiz kaldı ki, anlatılır gibi değil. Hatta bu sözü “komik düştüler” diye değiştirsek, sanırız buna başta en çok Fatih Terim katılır.
İstanbulspor gücüne göre oynuyordu. Katı bir savunma ile Galatasaray’ı kilitleyip, ileride sadece Sertan ile “mucize” gol aramak istiyordu. Böylesine bir futbol düşüncesi önünde, iyi bir Galatasaray’ın puan kaybetme şansı yok denecek kadar azdı. Kitle Sertan’ı at golünü hepsi bu kadar. Ama o Sertan 90 dakika boyunca tek başına beş net gol kaçırdı. Dörtlü savunma bir kişiyi durduramadı. Kademe yapamadı, oyun kuramadı, yer tutamadı, ağır kaldı. Sertan’ın kaçırdıkları yüzde yüz değil, yüzde binlik gol pozisyonlarıydı. Sertan tek başına Popescu, Capone, Ümit ve Ergun’u sahadan sildi süpürdü. Eğer dünkü maçta kaçan tüm pozisyonları gol olarak düşünürsek, maçın skoru herhalde 6 – 2’ye dayanırdı. Bu gollerin beşinin sahibi de Sertan olurdu.
Taktiğine, mücadele ve hırsını da ekleyen İstanbulspor önünde Galatasaray hiç bir şey yapmadı. Maçın sonları yaklaştıkça hakemle, toptan daha çok oynadılar. Sinirlendikçe, sinirlendiler. Hem Galatasaray kulübesinden, hem de sahada büyük baskı gören Kalkandelen de ipin ucunu iyice kaçırdı. Faul kararlarında şaşırdı, Suat’a yapılan penaltıyı görmedi. Capone’nin kırmızı kartında ise bize göre haklıydı.
Galatasaray bu tür mücadelelerin başında golü bulamazsa her zaman zorlanıyor. Dün de golü erken atsaydı, maçı rahat kazanırdı. Ama atamadı, iki puanı bıraktı. Sertan biraz dikkatli olsaydı, üç puan da gidebilirdi. Sahada sadece Taffarel, Emre ve Suat’ın dışında kalanların, maçı izleyen bizlerden farkı olmayınca, kayıplar kaçınılmazdı. Galatasaray bu maçı kayıp olarak değil kazanç olarak düşünmeli. Çünkü futbolun boş vermişliğe tahammülü olmadığı dün de kanıtlandı.