(22.02.1964 günü oynanması gerekirken Ordu Milli takımının oynayacağı maç nedeniyle ertelendi ve bugün oynandı.)
Stat: Mithatpaşa
Hakem: Faruk Talu, Vecdi Taşkın, Nafiz Dorken
İstanbulspor: Metin Türel, Bahattin Baydar, Yılmaz Şen, Yalçın Saner, Ercan Aktuna, Güngör Tetik, Kamil Bayraktar, İhsan Baydar, Kostas Kasapoğlu, Bilge Tarhan, Haluk Erdemoğlu
Fenerbahçe: Ali Filibeli, İsmail Kurt, Hüseyin Yazıcı, Özcan Köksoy, Tuncay Becedek, Şeref Has, Ali İhsan Okçuoğlu, Osman Göktan, Birol Pekel, Lefter Küçükandonyadis, Aydın Yelken
Gol: Dk. 6 Aydın Yelken (Fenerbahçe)
Seyirci ve Hasılat: 37.735 kişi, 221.180 lira
Lefterin ara pası… Lefterin üç rakibi üzerine çekerek yuvarladığı top… Lefterin driplingi… Lefterin şutu… Lefterin koşuşu… Lefterin duruşu…
Bütün stad yalnız Lefter’le meşguldü. ve Lefter herkesi kendisiyle meşgul edebiliyordu. En çok meşgul ettikleri de İstanbulspor’un defans elemanları idi.
Şimdi maçtan sonra rahatça düşünebiliyoruz: Ne yaptı Lefter? Evvela futbol oynadı doyasıya ve doyurasıya… Sonra sahaya takım çıkaramayan Fenerbahçe’yi ligin en zorlu maçında başı ve göğsü dik olarak çok kuvvetli bir moralle oynattı… Sonra da olsa olsa 20 bin kişilik bir seyirciyi 37 bine çıkartıverdi…
Maçtan önce herkes aynı fikirdeydi: Bu maç Fenerbahçe için çok zor. Maç sırasında da herkes aynı fikirdeydi: Fenerbahçe maçı alırsa büyük başarı olacak… Maçtan sonra gene herkes aynı şeyi söylüyordu. Galibiyet belki de final sayılmalıdır.
İlk dakikalar heyecansız, durgun ve sakin geçiyordu. Dördüncü dakikada Şeref gerilerden açılmış bir topla kaleye sokuldu. Metin topu almak için ayaklarına yatıyor. Şerefi durduruyor fakat topu bloke edemiyordu. Aydın yetişti ve vurdu.
Ortada, önüne düşen topa Lefter patlattı şutunu. Oturmadı ayağına. Ercan’a çarpan top tekrar Aydına doğru falso aldı. Aydının vuruşu ile esasen karmakarışık olmuş İstanbulspor kalesi önünde herkesin şaşkın bakışları arasında ağlar havalanıyordu.
Maçın bundan sonrasında Fenerbahçe daha çok gollük pozisyonlar yakalıyor fakat sarı – siyahlılar bilhassa orta sahada daha rahat ve akıllı bir futbol oynuyorlardı. Hele bir de 40 ıncı dakikada İhsan’ın ortaladığı iyice karıştırdığı bir anda ileri deplâse olmuş Yılmaz’ın attığı şimşek gibi bir kafa şutu var ki: Eğer üst direkten dönmese Ali göremezdi bile topu…
İkinci devrenin beşinci dakikasında Fenerbahçe forveti bütünü ile yüklenip eşsiz bir futbol gösterisinden sonra fırsat kaçırdı: Şerefin patlattığı şut, geri gelmişti, Lefter yetişti. Düzeltti. Durakladı ve vurdu. Kalesine dönen Metin karşıladı topu. Sonra tekrar Şeref daldı. Top üst direkten auta gidiyordu.
62 nci dakikada Lefter solaçık yerinde 3-4 kişi ile öyle bir oynadı ki… Verdiği pası Birol ortaya kaldırdı. Şeref kaleye arkası dönük olarak kafaladı topu. Meşin yuvarlak Metinin üstünden içeri giriyor, fakat hakem Şerefin ofsayt pozisyonunda olduğunu tesbit ediyordu.
Bundan 3 dakika sonra Aydının süzülüp kale ağzına yuvarladığı bir pasla Hüseyin girerken Ercan klâsik bir çelmeyle yuvarlayıverdi… Penaltı… Günün kahramanı Lefter penaltıyı atamadı. Metinin sağ tarafına yaptığı plâseyi kaleci kornere çıkarttı.
Fenerbahçe’nin genç forvet elemanları sahada duruyor ve Lefter hâlâ futbol sahasını kramponları altına almış yoğuruyordu. Yaşı 40 du ve yedi aydır futbol maçı yapmamıştı. Artık bu adamın sarı – lacivertli formaya hiçbir manevi borcu kalmamıştı, şüphesiz artık alacaklı duruma geçiyordu.