Stat: Mithatpaşa
Hakem: Orhan Gönül, Ali Barçın, Hakkı Caktuna
İstanbulspor: Sabih Sünter, Sedat Kutlualp, Kenan Buharalı, Merih Üççetin, Salih Temizyer, Kadri Kartal, Kamil Cengiz, Kostas Kasapoğlu, Aydemir Nemli, İbrahim Toker, İhsan Baydar
Galatasaray: Turgay, İsmail, Enver, Saim, Güngör, Coşkun, Suat, Kadri, Metin, Ali, İsfendiyar
Goller: Dk. 38 İbrahim Toker, Dk. 42 İsmail Kurt (K.K) (İstanbulspor), Dk. 52 (PEN)-Dk. 83 Metin Oktay (Galatasaray)
Seyirci ve Hasılat: 17 601 kişi, 35.921.50 lira
Bir Galatasaraylı seyirci: «Maçı kaybedersek liderlik gidecek, Yazık olur» diyordu. Bir diğeri «Beraberlik bizi üçüncü yapacak.» diye mırıldandı. Bu İstanbulsporlu idi.
Üçüncüsü, mütebessim: «İstanbulspor maçı kazanacak azizim» dedi ve biz lider olacağız. Belli, bu da Fenerbahçeliydi
Beşiktaşlı heyecanlıydı: İstanbulspor’un tek puan alması bizi perişan edecek yahu ne diyorsun?
Kasımpaşa’nın durumu daha az kritik değildi: İstanbulspor mağlubiyeti onlara dördüncülük şansı verecekti,
Hulâsa: Dünkü maçı iki takım oynadı, fakat 5 takım heyecan çekti,
Hakemler dün sahanın o en başarısız adamları idi. Orta hakemi Orhan Gönül’ün idaresi, şimdiye kadar gösterdiği en kötü idareydi. Denebiİir ki, her iki takım için de sahanın çamuru kadar zararlı oldu.
İSTANBULSPOR İLK DEVREYİ NEDEN GALİP BİTİRDİ?
İlk devrede saha ve top hâkimiyeti daha ziyade Sarı – Siyahlılarda İdi. Evvel müdafaada iki bek ve santrhaf mükemmel top kesiyorlardı. Merih’in İsfendiyar karşısındaki başarılı oyununa mukabil, Kenan da, topu bizzat götürmek sevdasında olan Güngör’den pek az çalım yuttu. Cenahlardan ilerleyemeyen G.Saray, müdafaadan sökülüp gelen topları da gereği gibi kullanamıyordu, . Metin geçen haftaki gibi ağır ve neşesiz gözüküyordu. Santrhaf Kadri’nin havadan toplardaki üstünlüğü ve uzun vuruşları da düşünülürse Sarı- Siyahlı müdafaanın devreyi mağlup olmadan bitirmesi normal karşılanmalıdır.
Rüzgâr vakıa İstanbulspor’un avantajı İdi. Ama bu yeter bir izah olamazdı. Coşkun ve Ali —belki de rüzgara karşı oynamanın düşündürdüğü bir taktik icabı— geri kalıyorlar, müdafaada kademeleniyorlardı. Sert, kuvvetli ve bütün kötü şartlara rağmen iyi vuruşlu müdafaadan aldıkları topla, İstanbulspor yanhafları ve insaytları ile sahaya hâkim oluyorlardı. Metin ve Suat de 8 ve 10 numaraları taşımalarına rağmen gerilere gelip saha ortasındaki çamura saplanmağa yanaşmıyorlardı. (Bunlardan biri santrfor vazifesi görüyordu. ama hangisi?)
Bütün bunlara ilâveten Aydemir’le Salih’in ferdi mücadelelerde rakiplerinden üstün oluşları da hakikatti. Hızlı adam İhsan’ın açıkta oynaması forvetin sol kanadını da sağ taraf gibi hızlandırmıştı.
Bu şartlar altında İstanbulspor’un ilk devreyi galip bitirmesi zaruri değilse bile mümkündü. Ve öyle oldu.
GALATASARAY İKİ FARKI NEDEN KAPATABİLDİ?
Sarı – Kırmızılılar ikinci yarıya «Biz maç vermeyiz» düşüncesini tekrar kazanmış olarak başladılar.
Kasaboğlu —eski bir sakatlığın nüksetmesiyle— gelen toplardan kaçmağa, Salih bir faul ile sakatlanıp solaçığa geçerek doluşmağa başladıktan sonra Galatasaray müdafaası rahat bir oyun tutturdu. Yan haflar, forvetle beraber yükleniyorlar, hata bekler marke edecek adamları olmadığı İçin, zaman zaman sağdan soldan top ortalıyorlardı. Bu baskı kolay dayanılır şey değildi, er veya geç çözüleceklerdi. Fakat katiyen çözülmediler.
OYUN SERT OLDU
Her iki takım da enerjik, hırslı ve delikanlı karakterli gençlerden kurulu idi. Bu maç her İki taraf için de kendileri bakımından— hayati — sayılırdı. Hava hiç kimseye hareketlerini rahatça kontrol imkânını vermiyordu. Kaygan ve batak sahada bu şartlarla bazı şeyler olacağı muhakkaktı. Eh! Biraz da (pek biraz değil ya) hakemin tuzu vardı bu çorbada.
Her şeye rağmen her iki tarafın oyuncuları da hüsnüniyetlerini kaybetmediler, tebrik etmeliyiz
Sahanın en fazla faul yapan adamı Enver di. On beş gün evvel çok faul yaptığı kanaatiyle sahadan çıkarılan ve Ceza Heyetince affa uğrayan bir gencin bütün arkadaşlarından daha titiz ve dikkatli olması lazam değil miydi?
Belki de Enver’i ve rakiplerinden biraz daha sert oynayan Galatasaraylıları, ilk devrenin 23 ve 30 uncu dakikasında Saim’in attığı frikiklerden birinin direkten dönüşü, birinin çok az farkla avuta gidişi sinirlendirmişti.
Bu frikiklerin ikisi de güzeldi, ikisi de şanssızlıktı.. Ama Sarı – siyahlılar rakiplerinden daha fazla gol pozisyonuna girmişlerdi.
40 ıncı dakikada Aydemirin gerilerden topu tek başına söküp götürüşü o ana kadar sık sık gördüğümüz bir hareketti. O sırada G. Saray müdafaası, İstanbulspor’un sağ kanadı üzerine kümelenmişti. İbrahim’in sola doğru kaçışını gören Aydemir topu onun önüne yuvarladı İbrahim ilk pozisyonda atik davranamadığı için şutunu atamadı. Ayak koydular… Fakat tekrar yakaladı ve yakından kaleye plase ederek ilk golü attı…
Devrenin son dakikasında Galatasaray müdafaasından gelen topa o sırada sola kaymış bulunan sağ açık Kâmil nefis bir vole yapıştırdı, İsmail’in ayaklarına çarpan top, Turgayın bakışları arasında ikinci defa kaleye girdi.
İkinci devre – izah ettiğimiz gibi – Galatasaray’ın hakimiyetiyle fakat kördöğüşü halinde geçti. 6 ncı dakikada Suat kaleye akarken düşürüldü. Verilen penaltıyı Metin ağlara takıverdi.
Ne vardı sanki bunda? Böyle penaltı mı olurdu? Böyle düşünenlerin unuttukları bir nokta vardı: Penaltı verilmesi için «ölüm» veya «sakatlık» olması şart değildi. Ceza sahası içinde faul ile tecziyesi icab eden her hareket «penaltı» idi. Ve Suat’a faul yapılmıştı.
Galatasaraylılar 36 nci dakikada Kadrinin attığı kornerden Metinin çok güzel kafa vuruşu ile ikinci golü kazanıncaya kadar bu golü alacaklarından emin gibiydiler.
Oyun bittiği zaman sahaya sakatlar ve bu güç mücadeleden bitmiş çıkan yorgunlar serili verdiler.
Dün oynanan Galatasaray – İstanbulspor maçından sonra soyunma odalarında gayet gergin, elektrikli bir hava etmekteydi. İdarecilerle, futbol otoritelerinin, zaman zaman sporcuların, vazifeli memurların sert münakaşalarını dinledik.
Nihayet Cihat Arman gazetecilerle şu şekilde konuştu: Maçtan evvel Galatasaray’ı yenebileceğimize. İnanıyordum. Takım İstediğim oyunu oynadı. Netice malum, Gene talihsizlik, yakamıza yapıştı.
İstanbulsporlular bir galibiyeti sakatlıklar sebebi. kaçırdıklarını iddia ederken, Galatasaraylılar da oyunu hakemin erken bitirmesi sebebi ile kaybettiklerini iddia ediyorlardı.