Stat: Konya BŞB Atatürk
Hakem: Zafer Önder İpek, Ekrem Kan, Cem Sapman
Konyaspor: Özden Öngün, Oumar Dieng, Yasin Çelik, Ogün Temizkanoğlu, Ersin Güreler (Dk. 61 Bayram Bektaş), Altan Aksoy, Cem Karaca, Zafer Demir, Murat Duman, Zafer Biryol, Cenk İşler (Dk. 46 Tayfun Türkmen)
İstanbulspor: Oğuz Dağlaroğlu, Cem Can, Uche Okechukwu, Yalçın Ayhan, Musa Büyük (Dk. 86 Nuri Kanburoğlu), Andre Pinto, Aleksandar Yordanov (Dk. 90 Emre Hamzaoğlu), Aytekin Viduşlu, Alioum Saidou, Elvir Bolic, Pini Balili (Dk. 35 Faruk Bayar)
Goller: Dk. 17 Pini Balili, Dk. 25 Pini Balili (İstanbulspor)
Sarı Kartlar: Dk. 61 Murat Duman, Dk. 78 Yasin Çelik (Konyaspor), Dk. 37 Musa Büyük (İstanbulspor)
Bir direniş öyküsünün mutlu sonu bu… İstanbulspor, hocası, başkanı, menajeri ve futbolcularıyla tek bir yumruk gibi birleşerek, paylaşarak, takımdaşlık ruhunu en üst düzeye çıkararak kendisini dışlayan sisteme itiraz etti. Yalnız bırakıldılar. Koca sezonu yıkana – giyile lime lime olmuş iki takım formayla tamamladılar. Sistem, gücü olmayanı, arkasında paralı başkanı, taraftarı olmayanı, repoda parası, ya da belediyede dayanağı olmayanı sürekli dışlıyor, İstanbulspor ise kendisini terk etmiş grubun, gelirlerine el koymuş TMSF bürokratlarının onca baskısına rağmen kendi tarihinden ve liseye dayalı geleneklerinden kopmamak için alabildiğine inatla koşuyordu. Teslim olmamak için savaşıyordu. Başkan Adnan Sezgin, Menajer Sinan Dinler ille de Aykut Kocaman hoca ile Boliç’ten Uche’ye, Murat’tan Musa’ya, Saidoo’dan Baliliye, Aytekin’den Saffet’e, Faruk’tan Yordanov’a uzanan bir gönül ve takımdaşlık bağıyla yaşama mücadelesinin en onurlu örneklerini veriyordu.
Konyaspor, deplasmanında iki öykü maç başlamadan önce dikkati çekti. Birincisi – hadi artık kimin gönderdiğini söylemeyelim – zirve mücadelesinde Konyasporlu futbolculara 600 milyarlık teşvik emaneti gönderildiğiydi. Aldılar mı, almadılar mı, kimsenin günahını almayalım. Ama Konyaspor ligi kaygısız bitirmenin rahatlığıyla sportmence oynadı. Maça ekstradan bir gayret ve gerginlik katmadı..
Günün kahramanı Balili oldu. Önce Saidoo’nun vuramadığı, yerden seken topa çaprazdan bir sol vuruş kondurdu ki bütün stat alkışladı. Sonra günün en iyilerinden Saidoo ve Aytekin presle topu Niyazi’den kaptılar. Aytekin’in Bolİçe verdiği topu usta Boşnak kapalı defansın önünden Balil’nin ayağına attı. İşte yılın asisti olabilecek bir örnek, İsrail’liye de dokunmak kaldı.
İkinci öykümüzü de unutmayalım. Aykut Kocaman’ı istiyordu Konyaspor… Daha Kocaman hedefleri vardı. Aylar önce kurulan o gönül köprüsünde hoca Konyalılarla sarılmış, öpüşmüş, ama önünü açmak için ayrıldığı futbolcularına geri dönmüştü. Tevfik Lavın zamansız ölümünden sonra Konyasporlular’ın gönlündeki adam Aykut Kocaman’dı. İşte o nedenle tribünler Aykut hocayı ve İstanbulspor’u alkışlamakta hiçbir sakınca görmediler.
Türk kültürünün hoşgörü başkenti Konya’da, İstanbulspor’u İstanbullular’dan fazla sevdiler. Alkışladılar, kutladılar, helalleştiler. Bir de İstanbul Liseliler vardı. Bir avuç genç adam sevgileri ve enerjileriyle takımlarını yalnız bırakmamış, tribünlere koşmuştu. Garip bir maçtı. Dramatik bir 90 dakikaydı. Gerginliklerle, kavgalarla, şaibelerle dolu uzun ligin sonunda gördük ki, futbol yine sporun ruhuyla buluşmuştu.