Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın, “ilan edilmeyen sebeplerle” ve “kulüplerin âlî politikaları” gereği1,2 resmi maçlara çıkmadıkları 1931-1932 sezonu, tarihe İstanbulspor’un, “an’anevi ve hususi” rakipleri olan Vefa ve Süleymaniye’nin önünde kazandığı İstanbul Ligi ve İstanbul Şildi şampiyonlukları ve devamındaki Türkiye Futbol birinciliği ile geçmiştir.
Ligin ilk yarısını, resmi maçlara çıkmama kararından vazgeçen Beşiktaş domine etti. Siyah-Beyazlı takım bu devre oynadığı maçlarda Anadolu’yu 9-1, Vefa’ yı 8-1, İstanbulspor’u 7-1 ve Beykoz’u 3-1 mağlup ederken, tek puan kaybını 1-1’lik sonuçla Süleymaniye karşısında yaşadı ve ilk yarıyı 20 puanla lider kapattı.
İstanbulspor ise sezona tutuk başladı. “Bir önceki sezonun şuurlu ve muntazam oynayan İstanbulspor’u, bu sene galip geldiği oyunlarda bile eski tarzını henüz bulamamış görünüyordu. Belli ki ayağı bir kazaya kurban giden Fahri’nin takımdan eksilttiği kudret henüz iade edilememişti”3
Daha sonra Anadolu’yu 5-0 ve Vefa’yı 3-1’ lik sonuçlarla geçen İstanbulspor, Beşiktaş mağlubiyeti dışındaki diğer puan kaybını Beykoz karşısında aldığı 2-0’lık mağlubiyetle yaşadı.
Beykoz’un Vefa ile 2-2 ile berabere kalmasının önemi ise ligin ikinci yarısındaki tabloda daha iyi anlaşılacaktı.
İlk yarı sonundaki puan durumu şöyle oluşmuştu:
1.Beşiktaş 20
2.Beykoz 18
3.İstanbulspor 17
4.Vefa 16
5.Süleymaniye 14
6.Anadolu 11
7-Fenerbahçe 0
8-Galatasaray 0 *4
Mart ortasında Beşiktaş’ın da maçlara çıkmama kararı almasından sonra, ikinci devre başlarken, sezonun zayıf ekibi Anadolu dışındaki 4 takımın tamamı şampiyonluk iddiasında idiler.
Ligin ikinci yarısı Vefa-Beykoz maçıyla başladı. Maçın ardından Vefa liderliğe yükselirken, iki takım da oynadıkları oyunla şampiyonluk yarışının içinde ne denli ciddiyetle bulunduklarını gösteriyorlardı. Vefa ilk yarıyı 4-0 önde bitirmiş, fakat Beykoz ikinci yarıda bulduğu 3 golle skoru 4-3’ e kadar getirmişti.
Bu sonucun ardından, 18 Mart’ ta İstanbulspor Anadolu karşısına liderlik için çıkıyordu.. Bir de penaltı kaçırmasına rağmen, karşılaşmayı her iki yarıda attığı dörder golle 8-0 kazanan İstanbulspor, bir daha inmeyeceği liderlik koltuğundaydı artık. İstanbulspor 20, Vefa ve Beykoz 19, bir maç eksiği ile Süleymaniye 14 puanda idiler.
İstanbulspor’ un önünde 3 kritik maç kalmıştı. Beykoz, Vefa ve Süleymaniye.
1 Nisan günü İstanbulspor Beykoz karşısındaydı. İlk yarıyı 0-1 yenik durumda kapatan Beykoz, durumu lehine çevirmek için çok çalışırken, İstanbulspor’ un ardı ardına gelen gollerine mani olamadı ve maç, önceden pek de beklenmeyen açık bir farkla 4-0 İstanbulspor’ un lehine sonuçlandı. Beykoz şampiyonluk yarışından fiilen kopmuştu..
8 Nisan günü de Vefa Süleymaniye karşısında kazanarak rakibini şampiyonluk yarışında saf dışı bırakıyordu. Ligde artık İstanbulspor ve Vefa baş başa kalmışlardı.
Aynı gün, ligde maçı olmayan İstanbulspor, Kadıköy’ de özel maçta karşılaştığı Fenerbahçe’yi 1-0 mağlup ederek gücünü gösteriyor ve artık “İstanbul semtinin Galatasaray’ı” olarak görülüyordu5
15 Nisan’ da sıradaki rakip Vefa idi. Bu gerçek anlamda bir final maçıydı. İstanbulspor kazanırsa şampiyonluğunu ilan edecek, Vefa kazanırsa liderliğe yükselecek ve son hafta oynayacağı Anadolu maçı ile mutlu sona ulaşacaktı.
Puan cetvelinde İstanbulspor, ve 1 maç fazlasıyla Beykoz 23’er puanla başta sıralanırken, Vefa da 22 puanla onları takip ediyordu.
İlk yarıyı 3-0 önde kapatan İstanbulspor, 64. Dakikada durumu 4-0 yapıyor ve şampiyonluk için artık dakikaları sayıyordu. Son 15 dakikada gelen iki Vefa golü sonucu değiştirmeye yetmeyecek ve İstanbulspor şampiyonluğunu ilan edecekti..
Sırada İstanbul Şildi vardı. Kupa, İstanbul birinci ve ikinci futbol liginde yer alan 16 takımın katılımıyla başlamıştı. Son düzlükte rakipler yine aynı idi. Sezonun ilk devresinde (biri Fenerbahçe’ ye hükmen olmak üzere) kazandığı maçlarla yarı finale kadar yükselen Beşiktaş, ikinci devrede şilt müsabakalarından da çekilince, eşleştiği Vefa doğrudan finale yükselmiş; İstanbulspor-Süleymaniye eşleşmesinin galibini beklemeye koyulmuştu.
20 Mayıs tarihinde oynanan karşılaşma 1-1 sona erince ikinci bir maç oynanması gerekti. 1 hafta sonra 3-0 kazanan İstanbulspor, yine bir finalde Vefa ile rakip olacaktı
İlk yarısı 0-0 biten final maçının 50. dakikasında 1-0 öne geçen İstanbulspor, bu üstünlüğünü 5 dakika koruyabildi. Fakat oyunun sonlarına doğru İstanbulspor’ un yıldızı Salahaddin, “şahsi gayretiyle” kaydettiği golle maçı ve kupayı İstanbulspor’ a getiriyordu.
İstanbul Lig ve Şilt maçları İstanbul basınında ikinci planda bırakılmış olsa da şampiyon İstanbulspor’a elbette ki övgüler de geliyordu6
İstanbulspor, herkesin tartışmasız takdirini ise Türkiye Futbol Birinciliği’nde oynadığı oyunlar ve elde ettiği sonuçlarla kazanacaktı.
Türkiye Futbol Birinciliği’nin statüsü bu yıldan başlayarak 1935 yılı dahil olmak üzere şöyle idi: Mıntıka şampiyonları kabaca 5 bölgeye ayrılmıştı: Marmara, Batı Anadolu, İç Anadolu, Karadeniz, Çukurova. 5 bölge birincisi takım finalleri oynuyor ve Türkiye Futbol Birinciliği Şildi bu şekilde sahibini buluyordu.
İlk etap olan Marmara Grubu 4 mıntıkadan oluşuyordu: İstanbul, Kocaeli, Edirne ve Bandırma. İstanbul şampiyonu İstanbulspor, Marmara Bölge Birinciliği diyebileceğimiz müsabakanın ilk maçında Kocaeli mıntıka şampiyonu Adapazarı İdman Yurdu’ nu 6-1, finalde de Bandırma İdman Yurdu’ nu 11-0 mağlup ederek finallere katılmaya hak kazandı.
Diğer grup maçlarının sonuçlarına göre finallerde şu takımlar yer alıyordu: İstanbulspor, Altınordu (Batı Anadolu Grubu), Eskişehir Tayyare Taburu İ.Y (İç Anadolu), Konya İdman Yurdu (Çukurova) ve Trabzon İdman Ocağı (Karadeniz)
İç Anadolu Grubu’nda bir sürpriz yaşanmış ve Eskişehir Tayyare Taburu, “Ankara’nın sevgilisi” Ankara şampiyonu Gençlerbirliği’ni finalde 4-2’lik sonuçla elemişti. İşte o Eskişehir takımı İzmir’e tam 16 uçak dolusu taraftarla geliyordu.
Maçların İzmir’ de oynanacak olması da, İzmir ve Batı Anadolu grup şampiyonu Altınordu’nun azmini şüphesiz arttırıyordu.
İstanbulspor ilk turda Konya İ.Y ile eşleşti. Büyük çekişme içinde geçen maçın son 6 dakikasına Konya’nın 3-2 üstünlüğü ile giriliyordu. “Oyunun bitmesine 6 dakika var. Top bir oraya bir buraya gide gele, nihayet Konya kalesi önünde fazla dolaşmaya başladı…. Son dakikada top tekrar Konya kalesi önüne geldi. Müdafilerin birisi gayrınizami bir harekette bulundu. Verilen penaltıyı İstanbulsporlular güzel bir vuruşla gole tahvil eylediler. Bu suretle oyun 3-3 beraberlikle bitti….. Beş dakika istirahatten sonra takımlar yeniden sahaya çıktılar. İlk onbeş dakikalık haftaymda netice almak için bütün gayretleriyle çalışan her iki takım çok candan bir oyun oynuyorlardı. Konyalılar Salahaddin’ e nefes aldırmamak için etrafına bir muhasara çemberi çevirmişlerdi. Oyun ekseriyetle Konya kalesi etrafında oynanıyordu. İstanbulspor’ un soldan inkişaf eden bir hücumu esnasında, sol açık demarke kalmasından istifade ederek Konyalılar’ın kalesine kadar indi. Ve güzel bir pasla topu Salahaddin’e yolladı. Salahaddin, üzerine atılan Konya müdafilerinin müdahalesine meydan vermeden, güzel bir plase ile takımına galibiyet sayısını kazandırdı. İkinci çeyrek saat zarfında İstanbulspor’un hakimiyeti hala hissolunuyordu. Fakat iki taraf da sayı yapamadılar ve maç İstanbulspor’un 4-3 galibiyeti ile bitti”7
İlk turu maç yapmadan geçen Eskişehir Tayyare Taburu’nun yarı finaldeki rakibi İstanbulspor idi. Maçtan önce Tayyare takımı oyuncularının uluorta tehditleri ve maçtan önce sahaya dört sedye birden çıkartmaları karşısında topu oyalamayı ve defansif oyun sistemini tercih eden sarı-siyah formalı takım kontrataklarla gol aramış, bunu da iki süratli oyuncusu Reşat ve Tevfik’ in golleriyle başarmıştı8
İlk turda Trabzon İdman Ocağı’nı 2-1 mağlup eden Altınordu takımı ise bu turu maç yapmadan geçip doğrudan finale yükseliyordu. İstanbulspor’un Tayyare takımı karşısında aldığı 2-0’lık galibiyete ilişkin haber ise Cumhuriyet’ in ilk sayfasında, manşetin hemen altında kendine yer buluyordu9
Finalde rakip ev sahibi İzmir’in Altınordu’su idi. Net bir skorla 3-0 kazanan İstanbulspor, Türkiye Futbol şampiyonluğunu İstanbul’a getiren ilk takım oluyordu
Ertesi gün Akşam’da, “İstanbulspor’un genç, azimli ve mütevazı çocukları İstanbul şampiyonluğunu ihraz etmekle sarı siyah formalarına kazandırdıkları şerefin ehli bulunduklarını, Türkiye birinciliğini de kazanmakla ispat ettiler!” diye yazılıyordu.
İstanbul’ da İstanbulspor’ a sevgi büyüktü. İstanbul Mıntıka Başkanlığı yaptığı duyuru ile tüm sporcuları Galata rıhtımına, İstanbulspor’u karşılamaya davet etti.
24 Ekim günü Adnan vapuru ile İzmir’ den dönecek olan kafileyi karşılama törenine spor teşekkülleri dışında Valilik, Parti, Belediye, Halkevi namına heyetlerin katılacağı, ayrıca şehir bandosunun da bu törende hazır bulunacağı, İstanbulspor’ a bütün bu heyetler tarafından “mükellef buketler” verileceği bildiriliyordu. Federasyon Başkanı Hamdi Emin Bey de, İstanbulspor’ un oyunundan övgü ve takdirle bahsediyor ve takımın şampiyonluğu hakkıyla kazandığını anlatıyordu10
25 Ekim’ de “muzaffer İstanbulspor” binlerce İstanbullu tarafından çok heyecanlı ve parlak merasimle karşılanıyordu. Karşılayanlar arasında Fenerbahçe ve Galatasaray kulüpleri de vardı. Halk Fırkası İdare Heyeti Reisi Cevdet Kerim ve Belediye Başkanlığı’nı temsilen Haluk Bey İstanbulsporlu oyunculara kazandıkları muvaffakiyetten dolayı şehir namına teşekkürlerini bildiriyorlardı.
Dipnotlar
- Bu yazının sınırlarının bir hayli dışında kalacak olması nedeniyle teferruatına giremeyecek olsak da, cevabını herkesin merak ettiği ve yaygın anlatımda “hasılat anlaşmazlığı” olarak geçen konuya kısaca değinmeliyiz. 1930-31 sezonunun sonundaki İstanbul Şildi yarı final müsabakaları döneminde, “hasılat anlaşmazlığı” şeklinde baş gösteren anlaşmazlık, evet 1931-1932 sezonu başlarken de devam etmekte idi. Fakat, birden fazla haber yazı ve yorumla teyit edebildiğimiz şekilde, İstanbul Mıntıka Heyeti üç büyük kulübün hasılatın eşit paylaşımının adil olmadığı yönündeki itirazlarını değerlendirmiş ve kısa bir sürede kendilerinin bu talebini uygun görerek eşit paylaşım esasının terk edilmesini ve “nısfı” (büyük kulüplerin maç yaptıkları günlerde elde edilen hasılatın yarısının kendilerine verilmesi) kabul etmiştir. Bundan sonrası tamamıyla kulüplerin tercihidir.
İlgili yayınlar için bkz: Akşam, 24 ve 26 Ekim 1931,
Cumhuriyet, 11 Kasım 1931
Akşam, 20 Kasım 1931.
- Akşam, 23 Kasım 1931
- Akşam, 24 Ekim 1931
- Bu puan cetveli ve yazının genelinde kullandığımız “maçlara çıkmama” ifadesi bir arada değerlendirilmelidir çünkü 3 takımın “ligden ve şiltten çekilmesi” veya herhangi bir “boykotu” söz konusu değildir. Puan cetveli açısından olan, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın tüm sezon, Beşiktaş’ın da ikinci yarı itibarıyla maçlara çıkmayıp hükmen mağlup addedilmeleri ve olağan mağlubiyetlerde verilen birer puandan mahrum kalmalarıdır. Nitekim merhum Cem Atabeyoğlu ağabeyimiz de Türk Spor Tarihi Ansiklopedisi adlı eserinin 120. sayfasında İstanbulspor’ un sezonu 36 puanla bitirdiğini yazmıştır (Fenerbahçe ve Galatasaray’dan alınan 6’şar, Beşiktaş’tan alınan 3 puan dahil edilerek ulaşılan rakam)
Bu vakıayı ayrıca o dönemki en açık haliyle İstanbul Mıntıka Reisi’nin 24 Mart 1932 tarihli Milliyet gazetesindeki beyanatında da görüyoruz
- Akşam, 9 Nisan 1932
- Eşref Şefik, Akşam, 4 Haziran 1932
- Cumhuriyet, 15 Ekim 1932
- Atabeyoğlu, Cem; İstanbulspor Kulübü, 1995
- Cumhuriyet, 17 Ekim 1932
- Akşam, 22 Ekim 1932
Serhan Oytun Eroğlu
1973 yılında doğdu. İstanbul Erkek Lisesi 1991 yılı mezunudur. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’ nü bitirdikten sonra, özel şirketlerde Bütçe Planlama ve Finansal Kontrol alanlarında çalıştı. Yaklaşık 8 yıldır, İstanbul futbolu öncelikli olmak üzere Türkiye futbol tarihi üzerine araştırmalar yapıyor.