Gabriel Garcia Marquez, “İnsan hatırladıkça anılarını yazmalıdır” der. Güzel şey insanın söyleyecek sözü olması. Parasızlık değil, insansızlıktır yoksulluk. Eğer, “Üç sıkı dostunuz varsa çok zenginsinizdir” diyenler olmuş.
Biraz düşününce öylesine söylenmediğini fark ediyor insan. Geçenlerde Çankaya Köşkü’nde Kültür ve Sanat Ödülleri dağıtıldı. Sanat ödülü Prof. Dr. Alaattin Yavaşça’ya verildi. Türk musikisinin az da olsa kıyısında gezinmiş çoğumuz bilir bu güzel insanı. Ben daha şanslıyım. Onun yıllar önce yakınına gelme mutluluğunu tattım.
İstanbulspor yılları
Sayın Yavaşça soyunma odasına inecek kadar tutkulu bir İstanbulsporluydu. Hele eğilimin üç büyüklerden yana ağır bastığını düşünürsek, bu güzel insanın tercihi daha da anlam kazanıyor. Yavaşça’nın ödül törenindeki konuşmasını dinlerken elbette yine döndüm o güzel İstanbulsporlu yıllara. 1966-67 sezonunun son maçını Ali Sami Yen’de düşmesi kesinleşen Karşıyaka’yla oynadık.
Ligde tutunabilmemiz için kazanmamız gerekiyordu. Beceremedik, el ele İzmirspor’u da aramıza alarak İkinci Lig’e düştük. Sevimli ve alkışlanan bir takımdık. Ancak tribünsüz oynuyorduk sanki. Takım iyi futbolcu kaynıyor. Küme düşünce istekliler çoğaldı. Yalçın Saner “Artist” Mersin’e, Ender Konca Eskişehir’e, Gökmen-Yasin Özdenak kardeşler Galatasaray’a, Haluk Bursaspor’a gitti. İstanbul kocaman şehir. Bir de İkinci Lig başa çıkmak zor. Ben de asbaşkanımız Lütfi Bornovalı’nın işyerine gittim. “Bırakın beni İzmir’e döneyim. Yaşam zor” dedim. O da “Biz seni seviyoruz. Merak etme zorlukları birlikte aşarız, kal” dedi. Ne beyefendi insandı Lütfi abi. İyi ki onu dinleyip kalmışım. Yeşildirek’ten Orhan’ı, K.Mustafapaşa’dan Zorbay ile Ata’yı, Galatasaray altyapısından Türker’i, bizim altyapıdan Muhittin-Ömer, bir de biz kalanlar.. Kalede Arap Yılmaz, Mete, Celal, Bahattin, Yıldırım, Bilge, Kasapoğlu, İhsan abi “Kel”, Günay, Hasan… Anımsayamadıklarım bağışlasın.
Duygulandıran telefon
Çıktık İkinci Lig yolculuğuna. Galibiyete 150, deplasman beraberliğine ise 75 lira prim. Bütün yolculuklar otobüsle. Edirne, Zonguldak, Adana, İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Ankara, Kütahya, Uşak ve Antalya… Kafile Başkanı Aziz abi. Hasan Pulur’un Kabataş’tan dostu Doktor Tolon Tosun, Antrenör Ziya Taner, Menajer Turan abi, Masör Kubilay Erginbaş, Başmalzemeci Muzaffer abi “Kuzu”, yardımcısı Arap Selahattin. Müthiş gırgır bir takım. Eğlenerek kazanıyoruz. Maaş, prim, varsa transfer alacağı gün sekmiyor. Şimdi sıkı durun, maaşları, primleri, gerekli kesintileri yaptıktan sonra başmalzemecimiz Kuzu Muzaffer dağıtıyor! Okuyana inandırıcı gelmeyecek ama inanılmaz bir takımdık. Ve o takım ligin bitimine haftalar kala Dolmabahçe’de “İnönü” tarihin cilvesi olmalı yine bir KSK maçıyla bu kez 2-0 yenerek ve tur atarak tekrar Birinci Lig’e döndük. Geçenlerde bir gün sabahın erken saatlerinde büyük dostum Bilge Tarhan aradı. Hem ağlıyor hem teşekkür ediyordu yazılardan ötürü. Teşekkür asıl benim borcum ve de ödevim sevgili Bilgecim. Anlatmak için bana yaşatılan, içimi ısıtan o güzel zamanlar için.
Bülent Buda
06.12.2008 Milliyet Gazetesi