Fenerbahçe 1-1 İstanbulspor (14.04.1957)

Stat: Mithatpaşa

Hakem: Francesco Liverani, Kazım Arkal, Yaşar Nurten

Fenerbahçe: Şükrü, Akgün, Naci, Nedim, Seracettin, Şeref, Necdet, Niyazi, Ergun, Lefter, Can

İstanbulspor: Sabih Sünter, Kadri Kartal, Kamil Cengiz, Sedat Kutlualp, Kenan Buharalı, Erdoğan Tokol, Yüksel Gözüpek, Merih Üççetin, İhsan Baydar, İbrahim Toker, Aydemir Nemli

Goller: Dk. 18 Lefter (Fenerbahçe), Dk. 22 İbrahim Toker (İstanbulspor)

Seyirci ve Hasılat: 25 300 kişi, 44 991 lira

Yazıya yine hakemden başlamak icap ediyor. Hem de dünkü hareket noktamızın tam aksi köşesinden, denecek ki bir gün farkla bir şahıs hakkında söylenen  sözler arasında bir boşluk var: «iyi, fevkalâde» gibi kelimeler kullanan, hiç bir hakeme nasip olmayan 4 yıldızı ver, sonra da doksan derece çark ederek hakem kötü idi, Hem de, neticeye tesir edecek kadar…» şeklinde konuş… Bu ifrat — tefrit değil midir? Bu doğrusu müvazenesizliğin ta kendisidir.

Değil muhterem okuyucular, vakıa ilk nazarda arada bir boşluk görülüyorsa da hakikat bu şeklide değil… Biz hakeme Galatasaray — Beykoz maçındaki idaresi için dört yıldız verdik. Evet yine aynı idareyi göstersin, yine de verelim. Hatta yerli hakemlere dahi.

Ama o yıldızlar, o takdir dolu sözler sadece o günkü idaresine münhasırdır. Guarnasehelli bu sebeple dün bizden bir yıldız – hak ettiği bu idi — aldı. Çünkü avantaj kaidelerini çiğnemişti. Çünkü bariz bir ofsayttı yan hakeminin ikazına rağmen golle neticelendirmişti ve çünkü Aydemirin attığı ikinci golü muteber addetmemişi. Kendi İfadesine göre Aydemir golü atarken bağırmıştı!. Bu kaleciyi şaşırtır, ona vazifesini yaptırmazdı.

MAÇIN CEREYANI VE GOLLER

Oyuna saat 16 da Fenerbahçelilerin vuruşu ile başlandı, İlk hızla İstanbulspor kalesine yüklenen Sarı – Lacivertliler, rakiplerini ilk golü attıkları 18 inci dakikaya kadar ağır bir tazyik altında tuttular. Niyazi’nin topla müdafilerin arasına dalıp ceza çizgisi civarından savurduğu ani şutu kaleci Sabih ancak kornere çıkarabilmişti. Doğrusu, Sabih bu hareketi ile muhakkak bir golü önlüyordu. Ama atılan kornerin gol olmasını önleyemedi. Esasen önleyemezdi. Niyazi’den gelen topa Lefter öyle bir vole kondurdu ki o da herkes gibi topu ancak filelerde görebildi: 1—0.

Bu gol ile Fenerbahçe’nin ilk hız geçmiş ve her zaman olduğu gibi —havanın da tesiri yok değildi— futbolculara bir rehavet çökmüştü. İşte bu andan itibaren İstanbulspor akınları tehlikeli olmağa başladı. Aydemir’in taç çizgisi yakınından attığı frikik Fener kalesini karıştırmıştı. İhsan atak yaptı. Fakat top onu aştı ve daha müsait pozisyonda —ama ofsayt— bulunan İbrahim’in önüne düştü. Bu futbolcunun kafa şutu beraberliği temine kâfi geldi: 1—1, Bu esnada saat 22 nci dakikayı göstermekteydi… Bunu 30 uncu dakikada Aydemirin attığı, fakat hakemin saymadığı gol takip etti. İlk devrede kayda değer son hâdise de iste buydu. Devre böylece 1—1 berabere neticelendi.

İKİNCİ DEVRE

İkinci devrede her iki rakip de birbirlerine bariz bir üstünlük kuramadılar. Fenerbahçe müdafaasında Naci ve bilhassa Nedim’in —ki bu futbolcu son haftalarda en iyi oyununu oynadı— yerinde müdahaleleri İstanbulspor forvetine gol atmak imkânı bırakmıyordu. Buna mukabil Sarı – Siyahlı haf hattı da hakikaten göz dol duran bir tarzda çalışıyordu. Hele kaleci Sabih üç yıldızlıktı. Kornerden gelen topları çelerek en az iki muhakkak golü önlemişti. 20 ci dakikada Can’ın avuta giden şutu için şanssızlık derken 21 inci dakikada Ergun’un kaçırdığı fırsat İçin de «Beceriksizlik» kelimeleri cömertçe kullanılabilirdi. Hele 42 nci dakikada Aydemir’in atamadığı gol? Hayretti doğrusu! Naci vakıa ayak koymuştu. Ama Aydemir’in ağır hareket ettiği de bir hakikatli. Maç süratinden ve mücadelesinden bir şey kaybetmeden ve ilk devrede atılan göllerle böylece 1—1 berabere neticeleniyordu. G. Saray’ın yaptığını Fenerbahçe tekrarlar sözü neticede doğru çıkmıştı.

Eşfak Aykaç’ın maç yazısı

Lig cetvelindeki hususi durumları dolayısiyle  iki tarafın da pek büyük bir ehemmiyet atfettiği Fenerbahçe -İstanbulspor maçı dün oynandı.

Sarı-Lacivertlilerin müsabakaya çok hızlı girdiklerini gördük. Şampiyonluk için kazanmanın şart olduğu yolundaki telkinlerin tazeliğini muhafaza ettiği anlarda, bu hız, Fenerbahçe’nin oyuna hâkim olmasın intaç etti. Ancak attıkları golü müteakip, mesele hallolmuş gibi yavaşladılar. Kıymetli bir uzvundan esasen mahrum bulunan müdafaa hatlarının, Sarı – Siyahlılar karşısında kolay barınamayacağı, golü müteakip içler geriye yardımda tembelleşince hemen belli oldu. Bereket versin santrhafa., Formunu kaybeder gibi göründüğü geçmiş haftalardaki günlerden birinde olsaydı, bilmem maç bu netice ile biter mi idi?

Fenerbahçe’nin iki yan hafı, oyunu iyi takip edemedikleri için, markajda muvaffak olamadılar. İstanbulspor’un, bilhassa çok çalışkan soliçi, gerilerden topladığı topları rahat rahat tevzi imkânın buldu. Fenerbahçe’ninkine  kıyasla çok daha şuurlu olarak gelişen bu akınlar ancak geri müdafaada defedilebiliyordu. Bu akınlardan ikisinde zuhur eden iki fırsat, Sarı-Siyah hücum hattının en usta ayağı tarafından kullanılamadı. İ. Spor  sağiçine acemilik izafe edilemeyeceği kaçan bu gollere Fenerbahçe talihi demek daha doğru olacak.

Müdafi hüviyetleriyle zaaflarına işaret ettiğimiz Sarı Lacivertli yan haflar, kendi hücum hatlarına da pek faydalı olamadılar. Geriden iyi top alamayan, zaten ahenksiz bu hat da, ancak şahsi kabiliyetlerin himmetine  kaldı. Bununla beraber gol pozisyonları buldular. Fakat bu pozisyonlara girenler, forvetin en usta ayakları değildi. Buna da Fenerbahçe’nin talihsizliği diyeceğiz.

İstanbulspor müdafaası da pek tatminkar oynamadı. İki için, ve bilhassa sol için büyük yardımına ve Fenerbahçe hücum hattının hemen hemen tek oyuncudan ibaret bulunmasına rağmen, çok müşkül anlar geçirdiler. Buna mukabil, hücum hattını teşkil eden elemanların kalitesi, muvaffak oldu.

Kalitesi bakımından hiçbir fevkalâdelik  arz etmemesine  rağmen, süratli bir tempo üzerinden ve daimi bir heyecan silsilesi halinde cereyan eden maç zevkle seyredildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir