Son zamanlarda hakemlerin verdiği kararlar tartışılıyor ama bu sistem devam ettiği sürece daha çok tartışılmaya devam edilecektir.
Çok uzaklara değil 19 Mart 2017 tarihine dönelim. Konya Anadolu Selçukspor-Fatih Karagümrük arasında oynanan maça gelelim. Maçın 30. dakikasında Karagümrük’ün 2-0 önde ve Selçukspor’un kazandığı korner atışında Selçukspor’lu Oğuz’un kaleye yönlendirdiği top Karagümrük defansı tarafından kornere gönderilir, hakem Levent Balcı da eli ile korneri işaret eder. Selçukspor’lu oyuncular hakeme bile bakmadan korner atışı yapmaya giderken, işte olan olur ve yan hakem Ersin İşsever santraya koşar bu gol anlamına gelmektedir. İşsever topun çizgiyi geçtiğini söylemektedir. Selçukspor’luların bile anlayamadığı bu gol, geçerlilik kazanır ve Karagümrük 2-0 önde olduğu maçtan 3-2 mağlup ayrılır. İşin daha hazin tarafı Karagümrük o sene düşme hattındadır. Elde net olarak gözüken görüntüler vardır. Maçtan sonra Karagümrük, TFF’ye itirazda bulunur. Bütün kamuoyu bu olayı konuşur. Ne mi olur gol geçerli kabul edilir ve maç tescil olur.
Adı geçen her iki hakeme de sezonun bitimine kadar maç verilmez, yani TFF bir bakıma dolaylı olarak hatayı kabul eder. TFF böyle bir maçı neden ve nasıl tescil etmiş olabilir? TFF hakemlerini mi koruyor?
Şayet hakemlerin arkalarında bir koruyucu hamisi veya arkasında duran bir kurum varsa, hakemlerde rahat davranma alışkanlığı oluşur. Hakemlerin yaptığı tüm hataları kılıfına uyduran bir TFF olursa, bu bir hakem imparatorluğuna dönüşür.
O günkü Karagümrük başkanı Cengiz Günaydın bu olayların tüm detaylarını anlatsa, belki bir ip ucu çıkar, ama Karagümrük o sene düşme hattından kurtulunca olayda bir daha gündeme gelmez. (Her kes bu sistemde yerini biliyor)
Şimdi gelelim Ümraniyespor-Samsunspor maçındaki skandala. Maçın hakemi net kural hatası yapıyor, çünkü kuralı bilmiyor. Bir hakemin kuralı bilmemesi kadar garip bir durum olabilir mi?. Olur, çünkü hakem kural hatası dahi yapsa, bunu örtecek bir kurumun arkasında olduğunu bilirse, mesleği icabı bilmesi gereken kuralları bile öğrenmez. Maçın hakemi Ramazan Keleş, 11 Kasım 2018 tarihindeki Ankaraspor-İstanbulspor maçını da yöneten hakem. Maçın 41.dakikasında Ali Dere bir topa kayarak gelir, rakibine dokunmamasına karşın (görüntülerle sabit) rakip oyuncunun kendisini yere atıp bağırıp, kıvranması ile, Keleş kırmızı kartını Ali Dere’ye çıkartır. Ali Dere yediği kırmızı kartla kalır, maçı 1-0 mağlup bitiririz. Ramazan Keleş 23 Kasım 2018 Karabükspor-Balıkesirspor maçında 4. Hakem olarak görev alır, yani korunur, ceza verilmez. İşte bu anlayış devam ettiği için Ramazan Bey Ümraniyespor-Samsunspor maçında bombayı TFF’nin kucağına bırakır. Biraz geç olmakla beraber o maçtan sonra Ramazan Keleş’e maç vermemektedir, ama bu çözüm mü? Hala TFF Ümraniyespor-Samsunspor maçı hakkında bir karar vermemekte, beklide olayın unutulmasını beklemektedir. Peki sizce TFF bu maç hakkında kararı neden vermemektedir?. Futbolu yöneten böyle bir kurum bizim ülkemizden başka, dünyada var mıdır acaba?
Bu yukarıdaki Ali Dere olayına benzer bir olay, 22 Aralık 2020 de Fenerbahçe-Başakşehir maçında yaşandı. O gün kırmızı kart gören Başakşehir’li Rafael görüntülerden rakibe teması olmadığı tespit edilince kırmızı kartı iptal edildi. Peki Ali Dere’nin günahı ne idi? Bir futbol federasyonu böyle standart olmayan kararlar alırsa güvenirliğini kaybeder, güvenin olmadığı yerde ise hayat sıkıcı ve yaşanmaz hale gelir.
Daha çok yazılacak olay var da..
Şimdi gelelim İstanbulspor-Samsunspor maçına. Olayın kahramanı, imparatorluğun bir üyesi olan Turgut Doman. Doman çok değil 6 gün önce Hatayspor-Alanyaspor maçının hakemi. Bu maçta da skandal bir karara imza atmasına rağmen maça atanıyor. Maç öncesi Samsunspor’lular feryat figan. Maçın 89. dakikasında Jay jay, Rroka’ya baskı yapıyor ve eli ile de tutuyor. Rroka, Etoga’ya geri pas verip ileri doğru koşmak isterken, Jay Jay eli ile engelliyor veya tutuyor, Rroca’da elini iterek kurtulmak istiyor. Jay Jay kendini bağırarak yere atıp kıvranıyor. Yukarıda anlattığımız Ankaraspor’lu oyuncu gibi. Jay Jay muhtemelen bu hareketi maçın son dakikalarından kazanmak için yapıyor ama olay başka yerlere geliyor. Hakem oyunun akışını bozmuyor, bu da hareketin oyun kuralları içerisinde olduğunun işareti. Ama bu sefer olaya 4. hakem dahil oluyor ve hareketin faul olduğunu iletiyor. Hakem oyunu durdurup Rroca’ya sarı kartını çıkarıyor, daha sarı kartını yerine koymadan bile hemen kırmızı kartını gösteriyor. Ama Rroka’nın gördüğü bu birinci karttır. Belkide hakem 70. Dakikada Abazaj için gösterdiği kart ile karıştırmıştır. İnsanlık hali her şey olabilir. Onur Ergün bir hata olduğunu söylemek için yanına gelirken bir sarı da ona gösteriyor. Ama ne hikmetse sarı kart çizelgesine bakmıyor. Büyük bir ihtimalle 4. hakemde bakmıyor veya bakmaya ihtiyaç duymuyor. Toman 2. sarıyı gösterdiğini söylüyor, hatta sarı kart çizelgesini soyunma odasında oyuncularımıza göstereceğini bile ifade ediyor, ama yine de çizelgesine bakmak ihtiyacı duymuyor. Bir imparatorluğun olursa böyle davranırsın.
Maç bu itiraz ve bunun atmosferi altında tamamlanıyor. Şimdi büyük bir ihtimal bundan sonra şöyle gelişiyor. Doman soyunma odasına girdikten sonra sarı kart çizelgesine bakıyor, ne görsün oyuncuyu 1. sarıdan atmış. Eeee şimdi ne yapması gerekir, rapor yazacak ne yazması gerekir. Hemen bir ağabey veya hocasına telefon:
– ” Hocam ben 1. sarı karttan oyuncu atmışım, bunu soyunma odasında fark ettim. Şimdi ne yapmalıyım?”.
– “ Üzülme kardeşim telaş edecek bir durum yok. Direk kırmızı gösterdim diye yaz. Hatta olayı biraz da abart kötü niyetli diye de ilave et.”
– ” Peki sarıyı iptal ettiğime dair bir işaret yapmadım, bir sorun olmasın.”
– ” Ya düşündüğün şeye bak, biz kornere giden topu gol yaptık, buda bir şey mi?”
Istanbulspor-Samsunspor karşılaşmasında hakemin yaptığı kural hatasına karşı yapılan itirazı TFF’nun reddetmesi, adalet duygusunu örslemiştir. TFF’nin Tahkim Kuruluna bir hafta içinde konunun belgeleri ile başvurulması çözüm getirebilir mi? Denemekte yarar olabilir.
Tahkim kurulunun vereceği kararların kesin ve başka bir yargı organına taşınmaması da adalet duygusuna aykırıdır.
Ne yapılmalı?
Hakem kararlarından mağduriyete uğrayan takımlar, spor kamuoyunun saygın isimleri ve Spor Bakanlığının üst düzey yetkililerinin katılacağı bir toplantıda yaşadıkları haksız uygulamaları örnekleriyle ortaya koyarak, çözüm önerilerini açıklamalı ve bu konuda hazırlayacakları ortak bildirgeyi kamuoyuna da açıklamalıdır. Konuyu belirli aralıklarla gündeme getirerek kamuoyu oluşturmalıdır. Kuşkusuz, hakemler de yanlış karar vermiş olabilirler ama bunun bir telâfi ve düzeltme yöntemi olmalıdır. Yoksa Hakem İmparatorluğu devam eder.