İstanbulspor 1-2 Fenerbahçe (07.05.1969)

TÜRKİYE KUPASI ÇEYREK FİNAL

Stat: Mithatpaşa

Hakem: Nejat Şener, Hilmi Ok, Özcan Gürkaynak

İstanbulspor: Yılmaz Urul (Dk. 55 Mete Bozkurt), Yalçın Saner, Celal Sivrioğlu, Yıldırım İper, Bülent Buda, Türker Gülsoy, Ahmet Altuntaş, Cemil Turan, Kostas Kasapoğlu, Bilge Tarhan, Ahmet Gündoğdu (Dk. 59 Zorbay Kalkan)

Fenerbahçe: Yavuz Şimşek, Levent Engineri, Ercan Aktuna, Şükrü Birant, Ion Nunweiller, Fuat Saner (Dk. 75 Raşit Karasu), Ziya Şengül, Abdullah Çevrim, Can Bartu, Ogün Altıparmak (Dk. 75 Yaşar Mumcu), Nedim Doğan

Goller: Dk. 68 Bilge Tarhan (İstanbulspor), Dk. 48 Abdullah Çevrim, Dk. 52 Abdullah Çevrim (Fenerbahçe)

İLK devrede Fenerbahçe birbirine benzemeyen kombinezonlarla gol pozisyonlarına giriyor ve bütün bu değişik pozis­yonlar Can’ın imzasını taşıyordu. Ara paslarının en güzellerini o atıyordu… Yarı sahadan yaptığı deparlarla ani fırlayışlar ondan başlıyordu… Uzun kontra paslarla bir anda oyunu değiştiren ve arkadaş­larını rakip defansın arkasına aşıran hep oydu… Uzun bir istirahatten sonra solaçıkta takımına fay­dalı oluyordu Can.

39’uncu dakikadaki olayın başlan­gıcı da gene onun kendi yarı sahasında aldığı bir pasla ortadan derinlemesine yaptığı depar oldu. Fır­ladı Can… Defans kalabalığının arasına girdi. Türker’i çalımladı. Kademeye giren defansı sağa, so­la yatırıp aşmağa hazırlanırken. Türker tırpanladı Fenerbahçe kap­tanını… Can topu kaybetti. Durdu, hakem düdüğünü çaldı ve faulü verdi. Sinirlenmişti Can, kendisine yapılan faule… Bir an olduğu yerde asabiyetle tepindi. Yürüyüp gi­den Türker’in arkasından fırladı. Koştu. Sarıldı boğazına. Yıktı. Ko­şuştular her iki taraftan futbolcular ve ayırdılar. Uzun ve şerefli bir geçmişin sahibi, futbol sanatının Avrupa çapındaki ustalarından biri —üstelik iyi oynadığı bir maçta— bir anlık asabiyetle kendi­ni kaybediyor ve birçok şeylere veda ediyordu.

Kısa bir tartışmadan sonra Can hakem tarafından çıkartıldı. Oysa inanılmaz bir şey oluyordu sahada ve olayda sadece bir faulün kahramanı olan Türker dc onunla bera­ber çıkarılıyordu. Evet, Türker daha önce birkaç sert giriş yapmış­tı, ama bunlar oyundan atılacak cinsten şeyler değildi. Hakem büyük bir şöhreti oyundan —haklı olarak çıkartırken— bu karar altında kendini nedense ezik hissetmiş ve Türker’i de oyundan atmıştı galiba…

Evet ilk devreyi Fenerbahçe iyi götürmüştü. 10’uncu dakikada Nedim’in ileri pasıyla dalan Abdullah, kale önünde şutunu patlatırken kaleci Yılmaz ayak koyarak kesmiş ceza sahasının dışına kadar fırlayan topa da Can nefis bir vole yapıştırmıştı. Direğin yanından avuta gitti top… 18 inci dakikada taç çizgisi üzerinde Can top tutarken üzerine çektiği üç kişiyi bir­den tek bir hareketle ekarte edi­yor ve ortaya yuvarladığı topla, Ne­dim dalıp Yılmaz’ın göğsüne çarparak kornere giden müthiş şutu pat­latıyordu…

Sonra Sarı – Lacivertlilerin rakip kaleye sağdan, soldan attıkları kor­nerleri seyrettik. 35’inci dakikada Can, kendi yarı sahasında aldığı topu sağaçıktan kaçan Ogün’e kadar açıverdi. Bir anda oyun deği­şiyor ve Ogün’ün verdiği topla Abdullah gollük duruma giriyordu. Ama nedense ağırdı Abdullah.

36’ncı dakikada Nedim topla ecza sahasına girince Yıldırım tarafın­dan biçilmiş ve hakem bu hareketin —ne garip?— çizginin dışında yapıldığına karar vermişti.

İKİNCİ DEVRE VE GOLLER

İkinci devre başlarken hava ol­dukça sinirliydi. 49’uııcu dakikada Ziya’nın geriye yuvarladığı topu Ercan orta çizginin biraz ilerisinden kaleye şandelledi. Abdullah sıçrayıp vurduğu kafasını iyi oturtamıyor, fakat falsolu düşen topu Yılmaz, — özel deyimi ile— yumurtlayarak kaleye alıyordu.

Gol Fenerbahçe’yi büsbütün hızlandırdı, üç dakika sonra da solaçık yerinde Nedim’in kendisine bıraktığı topu Fuat yüksekten kale­ye ortaladı. Kale sahası üzerinde Abdullah sıçradı ve vurdu kafayı. Yılmaz bu defa da başının üzerinden geçen topu iyi takip edemedi ve… İkinci gol girdi.

Yılmaz İki golde de hatalıydı. Ama asıl hatalı olan İstanbulspor’un teknik adamlarıydı. Çünkü Yılmaz ilk devrede bir kornerde Ogün’le çarpışmış, yüzüne yediği kafa ile iyice sarsılmıştı. O zaman değiş­tirilmesinde sayısız faydalar olacak­tı.

İkinci gol Fenerbahçe’yi rahatlat­tı… Sahada üçgenler kurup zaman çalmağa başladılar. Oysa ne kendi defansları iyi bir günündeydi, ne de İstanbulspor bir kupa maçını kolayca bırakacak kadar yumuşak­tı… Zaman zaman onlar da kontra­taklara kalktılar mı dağıtıveriyorlardı Fenerbahçe’nin geri hatlarını. İşte 68‘inci dakikada İstanbulspor golü Sarı – Lacivertli defans adamlarının harman olup gittikleri bir anda yapıldı. Ortadan girmişti İstanbulspor. Zorbay topu düzeltip Bilge’ye aktardı. Bilge tank gibi girdi araya. Yavuz üstüne geldi. Yavaşça kalecinin üstünden plase etti Bilge…

İş bitmemişti henüz ve İstanbulspor İçin ikinci gol hiç de imkân­sız değildi. Nitekim maçın bitme­sine beş dakika kala Zorbay, Raşit’i çalımlayıp kaleye sokulurken öyle nefis bir pozisyona girmişti ki, at­tığı pis şut ayağına iyi otursa zor çıkartırdı Yavuz…

Maç bittiği zaman 90 dakika sinirli sinirli didişmiş olanlar öpüşüp kucaklaşıyordu. Ama birdenbire Nedim’le Yalçın kapışıverdiler. Ortalık fena karıştı. Polisler, asker­ler, seyirciler, futbolcular, idareci­ler harman oldular… Bir tarafta Ka­leci Yavuz yatıyor. Bir tarafta Yalçın’ın tribünden duyulması müm­kün olmayan bir sözüne saldıran Nedim. Yalçın’ı kıstırıp eziyordu Ama bu olayın hikâyesi bu sütun­da olmayacaktı tabiî… Çünkü biz burada maçı anlatıyorduk…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir