TÜRKİYE KUPASI ÇEYREK FİNAL
Stat: Mithatpaşa
Hakem: Nejat Şener, Hilmi Ok, Özcan Gürkaynak
İstanbulspor: Yılmaz Urul (Dk. 55 Mete Bozkurt), Yalçın Saner, Celal Sivrioğlu, Yıldırım İper, Bülent Buda, Türker Gülsoy, Ahmet Altuntaş, Cemil Turan, Kostas Kasapoğlu, Bilge Tarhan, Ahmet Gündoğdu (Dk. 59 Zorbay Kalkan)
Fenerbahçe: Yavuz Şimşek, Levent Engineri, Ercan Aktuna, Şükrü Birant, Ion Nunweiller, Fuat Saner (Dk. 75 Raşit Karasu), Ziya Şengül, Abdullah Çevrim, Can Bartu, Ogün Altıparmak (Dk. 75 Yaşar Mumcu), Nedim Doğan
Goller: Dk. 68 Bilge Tarhan (İstanbulspor), Dk. 48 Abdullah Çevrim, Dk. 52 Abdullah Çevrim (Fenerbahçe)
İLK devrede Fenerbahçe birbirine benzemeyen kombinezonlarla gol pozisyonlarına giriyor ve bütün bu değişik pozisyonlar Can’ın imzasını taşıyordu. Ara paslarının en güzellerini o atıyordu… Yarı sahadan yaptığı deparlarla ani fırlayışlar ondan başlıyordu… Uzun kontra paslarla bir anda oyunu değiştiren ve arkadaşlarını rakip defansın arkasına aşıran hep oydu… Uzun bir istirahatten sonra solaçıkta takımına faydalı oluyordu Can.
39’uncu dakikadaki olayın başlangıcı da gene onun kendi yarı sahasında aldığı bir pasla ortadan derinlemesine yaptığı depar oldu. Fırladı Can… Defans kalabalığının arasına girdi. Türker’i çalımladı. Kademeye giren defansı sağa, sola yatırıp aşmağa hazırlanırken. Türker tırpanladı Fenerbahçe kaptanını… Can topu kaybetti. Durdu, hakem düdüğünü çaldı ve faulü verdi. Sinirlenmişti Can, kendisine yapılan faule… Bir an olduğu yerde asabiyetle tepindi. Yürüyüp giden Türker’in arkasından fırladı. Koştu. Sarıldı boğazına. Yıktı. Koşuştular her iki taraftan futbolcular ve ayırdılar. Uzun ve şerefli bir geçmişin sahibi, futbol sanatının Avrupa çapındaki ustalarından biri —üstelik iyi oynadığı bir maçta— bir anlık asabiyetle kendini kaybediyor ve birçok şeylere veda ediyordu.
Kısa bir tartışmadan sonra Can hakem tarafından çıkartıldı. Oysa inanılmaz bir şey oluyordu sahada ve olayda sadece bir faulün kahramanı olan Türker dc onunla beraber çıkarılıyordu. Evet, Türker daha önce birkaç sert giriş yapmıştı, ama bunlar oyundan atılacak cinsten şeyler değildi. Hakem büyük bir şöhreti oyundan —haklı olarak çıkartırken— bu karar altında kendini nedense ezik hissetmiş ve Türker’i de oyundan atmıştı galiba…
Evet ilk devreyi Fenerbahçe iyi götürmüştü. 10’uncu dakikada Nedim’in ileri pasıyla dalan Abdullah, kale önünde şutunu patlatırken kaleci Yılmaz ayak koyarak kesmiş ceza sahasının dışına kadar fırlayan topa da Can nefis bir vole yapıştırmıştı. Direğin yanından avuta gitti top… 18 inci dakikada taç çizgisi üzerinde Can top tutarken üzerine çektiği üç kişiyi birden tek bir hareketle ekarte ediyor ve ortaya yuvarladığı topla, Nedim dalıp Yılmaz’ın göğsüne çarparak kornere giden müthiş şutu patlatıyordu…
Sonra Sarı – Lacivertlilerin rakip kaleye sağdan, soldan attıkları kornerleri seyrettik. 35’inci dakikada Can, kendi yarı sahasında aldığı topu sağaçıktan kaçan Ogün’e kadar açıverdi. Bir anda oyun değişiyor ve Ogün’ün verdiği topla Abdullah gollük duruma giriyordu. Ama nedense ağırdı Abdullah.
36’ncı dakikada Nedim topla ecza sahasına girince Yıldırım tarafından biçilmiş ve hakem bu hareketin —ne garip?— çizginin dışında yapıldığına karar vermişti.
İKİNCİ DEVRE VE GOLLER
İkinci devre başlarken hava oldukça sinirliydi. 49’uııcu dakikada Ziya’nın geriye yuvarladığı topu Ercan orta çizginin biraz ilerisinden kaleye şandelledi. Abdullah sıçrayıp vurduğu kafasını iyi oturtamıyor, fakat falsolu düşen topu Yılmaz, — özel deyimi ile— yumurtlayarak kaleye alıyordu.
Gol Fenerbahçe’yi büsbütün hızlandırdı, üç dakika sonra da solaçık yerinde Nedim’in kendisine bıraktığı topu Fuat yüksekten kaleye ortaladı. Kale sahası üzerinde Abdullah sıçradı ve vurdu kafayı. Yılmaz bu defa da başının üzerinden geçen topu iyi takip edemedi ve… İkinci gol girdi.
Yılmaz İki golde de hatalıydı. Ama asıl hatalı olan İstanbulspor’un teknik adamlarıydı. Çünkü Yılmaz ilk devrede bir kornerde Ogün’le çarpışmış, yüzüne yediği kafa ile iyice sarsılmıştı. O zaman değiştirilmesinde sayısız faydalar olacaktı.
İkinci gol Fenerbahçe’yi rahatlattı… Sahada üçgenler kurup zaman çalmağa başladılar. Oysa ne kendi defansları iyi bir günündeydi, ne de İstanbulspor bir kupa maçını kolayca bırakacak kadar yumuşaktı… Zaman zaman onlar da kontrataklara kalktılar mı dağıtıveriyorlardı Fenerbahçe’nin geri hatlarını. İşte 68‘inci dakikada İstanbulspor golü Sarı – Lacivertli defans adamlarının harman olup gittikleri bir anda yapıldı. Ortadan girmişti İstanbulspor. Zorbay topu düzeltip Bilge’ye aktardı. Bilge tank gibi girdi araya. Yavuz üstüne geldi. Yavaşça kalecinin üstünden plase etti Bilge…
İş bitmemişti henüz ve İstanbulspor İçin ikinci gol hiç de imkânsız değildi. Nitekim maçın bitmesine beş dakika kala Zorbay, Raşit’i çalımlayıp kaleye sokulurken öyle nefis bir pozisyona girmişti ki, attığı pis şut ayağına iyi otursa zor çıkartırdı Yavuz…
Maç bittiği zaman 90 dakika sinirli sinirli didişmiş olanlar öpüşüp kucaklaşıyordu. Ama birdenbire Nedim’le Yalçın kapışıverdiler. Ortalık fena karıştı. Polisler, askerler, seyirciler, futbolcular, idareciler harman oldular… Bir tarafta Kaleci Yavuz yatıyor. Bir tarafta Yalçın’ın tribünden duyulması mümkün olmayan bir sözüne saldıran Nedim. Yalçın’ı kıstırıp eziyordu Ama bu olayın hikâyesi bu sütunda olmayacaktı tabiî… Çünkü biz burada maçı anlatıyorduk…