Stat: Mithatpaşa
Hakem: Orhan Gönül, Hakkı Gürüz, Baha Kırçıl
İstanbulspor: Sabih Sünter, Ayhan Berter, Sedat Kutlualp, Kenan Buharalı, Kamil Cengiz, Yüksel Gözüpek, Kadri Kartal, Merih Üççetin, İbrahim Toker, İhsan Baydar, Aydemir Nemli
Beşiktaş: Varol, Ali İhsan, Kamil, Ahmet Özacar, Coşkun, Nazmi, Erhan, Ahmet Berman, Yüksel, Recep, Metin
Goller: Dk. 5-Dk. 20 Aydemir Nemli (İstanbulspor), Dk. 45 Ahmet Özacar, Dk. 48 Nazmi, Dk. 61 Coşkun, Dk. 82 Recep (Beşiktaş)
Seyirci ve Hasılat: 24 543 kişi, 42 955 lira
Beşiktaş’ın 45 inci dakikaya kadar 2—0 mağlûp durumda iken maçı 4—2 kazandığını duyanların gözleri parlıyordu: (Desene, eski günlerin Beşiktaş’ı gibi…) Vakıa Siyah-Beyazlılar İkinci devrede hakikaten iki farklı mağlûbiyeti, galibiyete çevirecek kadar başarılı idiler. Maçı —kılıçlarının hakkı— ile aldılar. Ama acaba İstanbulsporluların arzularını, şevklerini ve neticede maç kazanma şanslarını kaybetmelerinin bunda tesiri yok muydu? Vardı tabii… Peki, Sarı – Siyahlılar bu en büyük kozlarını neden kaybettiler? Belki hakemler böyle münasip görmüşlerdi?! Yok canım, münasip görmek filân değil ama. bazı şeyleri — görmemişlerdi—.
Görülmeyen şeyler arasında şüphesiz en mühimi ilk devrenin son dakikasında Beşiktaş golü olmadan birkaç saniye evvel Recep’in yaptığı fauldü: Üç İstanbulspor müdafi inin kornerden gelen topa sıçradıkları anda Recep gerilerden koşarak üçünün üzerine öylesine bindi ki, çok sert olduğu dillere destan olan Amerikan futbolunda bile bu hareket nizami olamazdı.
Ya Coşkun’un attığı üçüncü goldeki ofsayt?
Ama ne olursa olsun, Karakartallar ikinci devredeki oyunları ile pekâlâ eski günlerin Beşiktaş’ı gibi oynadılar… Hakemler ne yaptılarsa yaptılar ama Beşiktaş maçı söke söke aldı…
İlk devrede İstanbulsporlular geçen haftaki gibi idiler. (Bu takım dördüncülükten fazlasını hak ediyor!) diye düşünmemeğe imkân yoktu. Daha 5 İnci dakika dolmadan ilk gollerini kazandılar.
Bu gol Beşiktaşlıları biraz hızlandıracak, fakat bu hızlanış ve forvetle beraber müdafaanın da rakip kaleye yüklenmek hevesi yeni tehlikelere yol açacaktı. Nitekim açtı da.. Rakip müdafaadan çok hızlı olan San – Siyahlı muhacimler derinlemesine aldıkları uzun paslarla ani dalışlar yapmağa ve kaleye çok sık inmeğe başladılar. Ama biraz şanssızlık, biraz da telâş yüzünden atabilecekleri bir çok golleri heba ettiler.
Eğer 22 nci dakikada Kamil’le A. İhsan’ın Yüksel’i müşterek bir faulle düşürmeleri üzerine verilen frikik olmasaydı belki İstanbulsporlular hak ettikleri bir (büyük fark) yerine ilk devreyi tek golle terk edeceklerdi. Aydemir’in barajın üzerinden attığı falsolu şut, Varol’u sağ tarafa koşturduktan sonra, sol taraftan içeri girecek kadar mükemmeldi. Aydemir frikiği atarken alıştığımız sert, tok vuruşunu yapmamış, (sihirbazlık) etmişti….
Nihayet devre biterken bir Beşiktaş akınında top direk dibinden dışarı çıktı. Hakem avut. dedi. Topu diktiler. atış yapılacağı sırada Hakkı Gürüz ısrarla bayrak salladı. Kornermiş… Olabilirdi… Hakem pozisyonu görmemiş olabilirdi, yan hakeminin ikazı meseleyi hallederdi. Ama hakem, laynsmenin fikrini karardan evvel almalıydı. Mademki. İlk defa Hakkı Gürüz’ün bayrak sallayıp kornere doğru koşmasına kıymet vermemişti. Şu halde karar değişemezdi. Atılan kornerde, Recep biraz evvel anlattığımız faulü yaptı. K. Ahmet’in önüne düşen topu o da beklemeden kaleye attı. Mesafe çok yakındı. Sabih İçin yapacak şey yoklu. 30 saniye sonra devre böylece 2—1 bitti.
Beşiktaş İkinci devreye bir başka (Beşiktaş) gibi, o bilinen, o dillere destan olan, o Kartallaşan meşhur takım gibi başladı. Aksine İstanbulsporlular da durgunlaşmalardı. Bu durgunlaşma yorgunluktan değildi. Oyunu yavaşlatmak İstiyorlardı. Halbuki Beşiktaş bu (oyun) a kapılmadı.
3. dakikadaki ilk Beşiktaş golünden sonra İstanbulspor âdeta dağılmıştı. Devrenin 17 nci dakikasında Ahmet’in sağaçık yerinden yaptığı ortayı tereddütsüz ofsayt olan Coşkun biraz sürdükten sonra üçüncü defa ağları buldu.
Beşiktaş artık iyice şahlanmış. İstanbulspor büsbütün dağılmıştı. Gel de dağılma, gel de bozulma… Bir taraftan Kartallaşmış bir Beşiktaş. Bir taraftan hakemliği unutmuş bir hakem… Gel de bozulma...
İlk devrenin muvaffak Kadri’si her topu K. Ahmet’e kaptırırken Ayhan da Coşkun’u marke etmemeğe yemin etmiş gibiydi. Yeminli gibi gözüken birisi daha vardı: Metin… Sanki karşısındaki açığa mani olmak İçin faul yapmaktan başka çaresi yokmuş gibi nizami olmayan her şeye başvurdu. Bu hareketlerin bir kısmını hakem cezalandırıyor, bir kısmına ise aldırmıyordu. Ya Yüksel!.. Doğrusu Beşiktaş hakem yardımına muhtaç olmadığı kadar Metin’le Yüksel’in yaptıkları faullere de muhtaç değildi.
Sarı – Siyahlı takını her şeye rağmen —atak forvetlerinin şahsi gayretleriyle— Beşiktaş müdafaasında zaman zaman gedikler buluyordu. Ama ne çare ki topu kâh Varol’a teslim ediyorlar, kâh avuta yuvarlıyorlardı.
Oyunun böylece 3—2 biteceği ümit edilirken 85 İnci dakikada Ayhan 18 üzerinde topu bloke etti. Frikiği Recep, barajda bulduğu bir delikten gole çeviriverdi.
Eğer İki dakika sonra tam kale karşısında olan frikikte de kaptanın bomba gibi şutunu Sabih uçarak yumruklamasa goller 5 oluyordu.